5000 yıl önce üç tarafı koy olan harika bir buruna kurmuşlar Amasra’yı. Bugün 5-6 bin kişinin yaşadığı şehirde, Roma döneminde 20-25 bin kişinin yaşadığı tahmin ediliyor. Birçok Anadolu şehri gibi çok katmalı bir mirası var; Arkaik, klasik, Hellenistik, Roma, Bizans, Ceneviz ve Osmanlı dönemlerinden eserler bugün içindeki ufak müzede sergileniyor.
Her ne kadar insanlar buraya özellikle yazın yüzmek için gelse de, bizce Amasra’nın en iyi zamanı deniz sezonunun hemen öncesi ve sonrası. Yani Mayıs, Haziran, Eylül ve Ekim ayları. Yine de Karadeniz sahili olduğunu unutmamak lazım. Bahar ayları oldukça serin olabiliyor.
Bartında Gezilecek Yerler
Amasra Kalesi
Kemere Köprüsü
Çekiciler Çarşısı
Amasra Kapalı Pazar Alanı
Amasra Müzesi
Direkli Kaya
Yelken Kulübü
Kuş Kayası Yol Anıtı
Güzelcehisar Lav Sütunları
Küçük Liman Plajı
Büyük Liman Plajı
Çakraz Plajı
Bozköy Plajı
Akkonak Köyü Plajı
İnkumu Plajı
Bartın, Karadeniz’in batısında, ünü henüz yayılmaya başlayan, kendi halinde, yeşilin ve mavinin her tonunu saklayan, huzur verici bir kent. Yerli halkı pek de ünlenmesini istemiyor. Doğal haliyle kalmasından yanalar.
Adını, kentin kenarındaki Bartın Çayı’ndan almış. Çayın antik çağlardaki adı Parthenios’muş. İlk çağlardan bu zaman çeşitli medeniyetler tarafından el değiştirmiş ve en son Türkler buraya Bartın demişler. Bartın, küçük ve şirin bir kent. Ama bu durum aradığınız şeyleri bulmanıza engel değil. Karadeniz’in batısında da olsa havasını fazlasıyla yansıtıyor. Yemyeşil yaylaları, milli parkları, denizi, ormanları ile tam bir Karadeniz şehri. Tarihi ve kültürüyle de sizi etkileyen bir şehir. Şehrin en özel ve turistik beldesi Amasra’dır. Amasra, muhteşem bir koy. Sırtını dayadığı yemyeşil ormanların maviyle buluştuğu noktaya kurulmuş. Gittiğinizde mutlaka Amasra’da da bir iki gece konaklayın. Buradaki Ağlayan Ağaç görülmesi gereken bir yer.
Bartın’da konaklamanız için sessiz ve sakin küçük oteller de var. ( Bakınız Bartın Otelleri sayfasına.) Çoğu deniz kenarında veya şehrin merkezinde konumlanmış. Konforunuz ve huzurunuz için her şeyi sunuyorlar. Bartın özellikle haftasonları için güzel bir kaçamak. Sevgilinizle ya da yakın dostlarınızla hem dinleneceğiniz hem de turist kalabalıklarından uzakta olduğu için huzur bulacağınız bir kent. Sizin için çektiğimiz birkaç fotoğraf belki sizi cesaretlendirebilir, güzel bir Bartın gezisi için. Bartın’a ya da Amasra’ya geldiğinizde dünya ile bağlantınızı kesmenizi, günlük hayatın ve iş yaşamının stresini bir kenara bırakmanızı tavsiye ederiz.
]]>Singapur’da Budist, Konfüçyüs veya Taoist Çinliler, Müslüman Malaylar, küçük bir bölümü Hindu, kalanı Müslüman Hintli ve Pakistanlılar ’la Hıristiyanlar günümüzde büyük bir hoşgörü içinde bir arada yaşıyorlar. Dünyanın hareketi bol limanlarından birisi burada. Uluslararası banka faaliyet gösterdiği için burası dünyanın önde gelen finans merkezlerinden birisi. Singapur’da prizler çok farklı giderken yanınıza adaptör almanız gerekmektedir. Singapur, Ekvator’a 136,8 km uzaklıkta. Bu nedenle çok sıcak ve de nemli bir iklimi var. Ülke her mevsim yağışlı ama ekim-ocak ayları arasında kuzey doğu musonları yoğun yağışlar yapmaktadır. Mart, nisan ve mayıs ayları ziyarete en uygun aylar.
Singapur’da yasaklar ve özellikler ilginçtir. Kültür çeşitliliği fazla ülkede yıl boyunca renkli festivaller yapılıyor. Dini en ilginç ve canlı olanı ise Çin Yeni Yılı. Ocak ayının sonu ile şubat ayı başında gerçekleşen bu festival 15 gün sürüyor. Festival zamanında sokaklarda yapılan renkli gösteriler büyüleyici.
Singapur bir kurallar ülkesi. Bu kurallara uymazsanız da cezaları son derece ağırdır.
Sakız çiğnemek ve yurt dışından getirmek dahi yasak.
Yere tükürmek yasak
Çiçek koparmak yasak.
Çevreyi kirletmek yasak.
Tuvaletin sifonunu çekmemek yasak.
Trafik kurallarına uymamak yasak.
Kirli arabayla trafiğe çıkmak yasak.
Yaya geçitleri haricinde ve kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçmek yasak.
Sigara içmek yasak.
Ülkeye uyuşturucu sokmak yasak. Cezası idam
Toplu taşımada yemek yemek
22.00’den sonra gürültü yapmak yasak.
İzin almadan birinin wifi’ına bağlanmak yasak.
Gay olmak yasak.
Müzik aleti çalıp şarkı söylemek, halkı rahatsız etmek yasak.
Kuşları beslemek yasak.
Singapur vatandaşı olmayanların ev alma izni yok. Sadece 99 yıllığına ev kiralama hakları var.
Evinizde çıplak dolaşmak yasak.
İntihar etmek yasak.
Komik ya da fazla gelebilir fakat yine de doğrusu Singapur pırıl pırıl ve düzenli bir ülke.
Singapur hakkında anlatılacaklar o kadar çok ki örneğin mutfak kültürü.Singapur’da yemek olayı bir şölen. dünya mutfağının tüm seçkin yemeklerinden örnekler var. Deniz ürünlerinin her çeşidini (özellikle Singapurlular’ın çok sevdikleri zencefil, sarımsak, acı biberle tavada kabuğu ile kızartılmış acılı yengeç), tropik meyveleri özellikle papaya, rambutan gibi mutlaka tatmalısınız. Ayrıca Singapur bir alışveriş cenneti.
hem şehri, hem de bahçeleri gören panoramik manzaralı Süper Ağaçlar var. Üzerlerinde egzotik bitkilerin, üzüm ve orkidelerin yetiştirildiği bu suni yapılar gerçek ağaçların işlevini taklit ederek yaşamlarını devam ettiriyor. Ağaçları birbirine bağlayan gezi yolları süper. Her akşam Gardens By The Bay’de ücretsiz düzenlenen ışık ve ses gösterisi olağanüstü. Küçük Hindistan 1800’lerin ortalarında adaya gelen Hintliler tarafından kurulan bir bölge. Hint yemeklerini yiyebileceğiniz yerlerden Hint işi eşyalar satan dükkânlara, tapınaklardan çiçekçiler var. Singapur Botanik Bahçesi ise muazzam, 52 4.000 çeşit bitki barındırıyor. Ülkede tarihi miras olarak listelenen 178 ağaç türünün 14 tanesi de bu Botanik Bahçesi’nde bulunmaktadır.
]]>Kahvaltıları enfes her sabah sıcak poğaça, börek, pişi, Otele girer girmez temizlik kokusu bir sabun kokusu karşılıyor, otel seçiminde ne kadar doğru bir karar. Odaların, ambiansı, temizliği, dizaynı ve her şeyiyle ruhunuzu dinlendiriyor. Ama en önemlisi size evinizdeymişsiniz gibi bir his veriyor ki işte bu harika.
Alaçatı deniz kabuğu butik otel özellikleri arasında en çok sevilen kahvaltıları, çok enfes adeta dört dörtlük bir Ege kahvaltısı ki beş saatlerinde de aynen enfes kurabiyeler. İşletme sahibi ve görevlilerin hepsi çok ilgili kendinizi her an eviniz de gibi hissedeceksiniz ver bu şahane. Bununla kalmıyor özellikler geceleri kahvenizi alıp bahçesinde huzur dolu birkaç saat geçirmeden gitmeyin. Kendi yaptıkları reçellerden tutun doğal taş dokulu banyosu ve huzur verici bahçesine kadar her şey en iyi şekilde yapılmaya çalışılmış ve başarılı olunmuş.
Ala çatının o mavi ile özdeşleştiği yapıyı burada çok rahat gözlemleyebilirsiniz. Bahçenin size verdiği o huzur sizi alıp çook uzak diyar ve düşüncelere, hislere götürüyor. Odaların her bir tanesinin kendine ait bir çizgisi var. Küçük bir ortamda keyif ve huzur dolu bir dünya yaratmışlar.
Alaçatı deniz kabuğu butik otel hakkında çok değerli fikirlerimiz oldu, Fotoğraf meraklıları için de birçok alan var ki zaten otelin kendisi tam Ala çatıyı yansıtıyor. Akşamüzeri mesela diyelim ki deniz dönüşün de semaverde çay, ılık bir rüzgâr, hafif bir müzik . Saç kurutma makinesi, kablosuz internet, organik banyo malzemeleri, yumuşak havlular ve de dokuz rahat odadan ikisi Fransız balkonlu ve ikisi cumbalı.
Üst katta bulunan Cumbalı ve Fransız balkonlu bu odalarımızda ayrıca Smart TV, elektrikli kettle ve kahve makinası mevcut. Sizi, geniş oturma odası ve arka planda muhteşem bir eski taş şömine karşılar. Otelin tasarımı, Kaya ailesinin her detayı uzun uzun düşündükleri için yöreye olan sevgisini ve zevkini yansıtır
İşletme olanakları;
otel butik ve büyüleyici
Simgesel nokta manzarası
Ücretsiz kahvaltı
Ücretsiz otopark
Yoga dersleri
Rüzgar sörfü
Ücretsiz Yüksek Hızda İnternet (WiFi)
Çocuklara uygun televizyon kanalları
Çocuklara ücretsiz konaklama
Klima
Oda hizmeti
Özel balkon
Oturma alanı
Mini bar
Kablolu/uydu bağlantılı TV
Düz Ekran Televizyon
Yerle aynı hizada duş
Şehir manzarası
Sigara içilmeyen odalar
Aile odaları
Tenis kortu (tesis dışında)
Muhakkak gidip kalınması gereken şahane bir butik otel
]]>Herhangi bir yeri gezerken gezilecek mekanları seçerken öncelikle tarihi yerleri tercih ediyor olsam da daha çok doğal güzelliklerini görmek beni mutlu ediyor. Uzungöl de bende bu etkiyi yarattı.
Yola çıkmadan önce Uzungöl’e giden dolmuşları bulmam gerekiyordu. Trabzon meydanında sora sora Uzungöl dolmuşlarını buldum. Sabah erken saatte orada olmanız gerekiyor çünkü Uzungöl yolculuğu 3 – 3,5 saat arası sürüyor. Bu sebepten sabah belli bir saatten sonra dolmuş bulunmuyor maalesef. Araba kiralayarak yolculuk etmek bir seçenek olsa da ben dolmuşu tercih ediyorum. (Dolmuşla yolculuk yapınca yöre halkı, insanı psikolojik olarak gideceği mekana hazırlıyor.)
Uzungöl yolculuğu başladıktan sonra zaten doğal güzelliklere her yerde tanıklık ediyor olmanıza rağmen Uzungöl yolunda insan kendini biraz daha farklı hissediyor. Yolun sağ tarafında Uzungöl’den çıkan dere akarken sol tarafında ise inanılmaz bir yeşillik manzarası sizlere yoldaşlık ediyor. Dolmuşta tanıştığımız Mehmet amcanın deyimiyle rengarenk bir orman görüntüsüyle yolculuk ediyorsunuz. Bir sonraki sefere dedim. Muhtemelen tablolara yakışır bir görüntüdür diye geçirdim içimden.
Yolculuğun sonunda Uzungöl tüm heybetiyle karşımızdaydı. Etrafında bulunan mesire yerleri, yolun ilerisinde misafirliğe gelenleri ağırlamayı bekleyen oteller ve alabildiğine yeşil dağlar… Artık bu inanılmaz güzellikle baş başayız.
Bir kere iki tane dağın arasında doğal yollarla oluşmuş olan doğa harikası yer, inanılmaz sayıda turiste ev sahipliği yapıyor. Gittiğimde dikkatimi çeken ilk şey yerli turistin yanında hatırı sayılır sayıda yabancı turist de buraları görmek için gelmişti.
Özellikle göldeki canlı hayatına mümkün mertebe zarar vermemek için çaba sarf edilmiş. İnsanlara alışmış olan ördekleri, gölün kenarında çayınızı içerken size eşlik ediyor. Tabii ki tepelere doğru çıktıkça karşınıza çıkan kartpostal manzarası, burnunuza gelen çam kokularıyla daha güzel bir hal alıyor. Belli bir süre bu tepeden Uzungöl manzarasının tadını çıkarttıktan sonra vaktin ne kadar çabuk geçtiğini anlamadığımı fark ediyorum. Artık bu güzelliği başka turistlerin gözlerini şenlendirmesi için geride bırakıp dönme vakti geliyor. Tekrar dolmuşa binerek güneş, dağların arkasında yavaş yavaş kaybolurken Trabzon’un diğer güzelliklerine yol alacağım diğer günlere hazırlanmak için otelime doğru yol alıyorum.
Yazar: Eda ÖZCAN
]]>Genellikle kamp için Ege Bölgesi tercih edilse de Karadeniz’de de hem az sayıda kişinin bildiği hem de doğal güzellik olarak Ege’yi aratmayan kamp alanları mevcut. Hatila Vadisi, Artvin’de bulunuyor. Sahili boyunca hem çadır hem de karavan parkı yapmaya müsait yerler mevcut. Sahilden ziyade orman kampını tercih eden kişiler için de ormanın içinde ve milli parklarda kamp atılabilecek alanlar mevcut. Bungalov seven kişiler de burada vadiye ait bungalovları kiralayabilir. Türkiye’nin en yüksek cam terası da yine burada bulunmakta, giden kişiler burayı da mutlaka ziyaret etmelidir. Oksijene doyabileceğiniz ve harika doğa fotoğrafları çekebileceğiniz Hatila Vadisi henüz keşfedilmemiş doğal cennetlerden biri.
Gün içerisinde aşina olduğumuz tüm kavramları hayatınızdan çıkararak size farklı ilgi alanları sunacak olan Gito Yaylası kamp için oldukça müsait. Rize Ayder’i popülaritesi nedeniyle ziyaret etmek istemeyen ya da daha yüksekte saklı bir cennet arayanların gidebileceği en güzel yer Gito Yaylası. İki bin yüz rakımlı bu yerde interneti ve hatta telefonlarınızı unutun! Sinyal olmadığı için kişilerin kendileriyle veya kamp arkadaşlarıyla baş başa kalmak için gidebileceği en güzel yerlerden biri burası. Bu bakır yayla doğayla iç içe ve pek çok doğa sporuna da müsait. Trekking yapmak isteyenler için en doğru adres de diyebiliriz. Manzara isteyenler için hem Kaçkarlar hem de Fırtına vadisi Gito Yaylasında ayaklarınızın altında olacak.
Isparta’nın doğusunda olan bu dağ bölgenin en yüksek dağı kabul ediliyor. Türkiye’de bulunan en uzun mağarayı da içinde barındıran Dedegöl dağı her mevsim gelenlere görsel şölen yaşatıyor. Kamp yapılabilecek alanlar son derece sessiz. Sessiz ve sakin bir yerde kamp yapmak isteyen kişiler için temiz ve manzarası güzel bir mekan sunuyor. Özellikle profesyonel olarak dağcılıkla ilgilenen kişiler hem tırmanış için hem de kamp atmak için burayı tercih edebilir. Çevrede tuvalet, duş ve market gibi imkanların olmadığı göz önünde bulundurularak hazırlıklı gidilmelidir. Böyle temel ihtiyaçlar için ilçe merkezlerine gitmek gerekmektedir. Bu nedenle sadece ekipmanı yeterli kişilerin hazırlıklarını yaparak gitmesi önerilmektedir.
]]>Ordu’da pek çok kamp alanı bulunmaktadır. Bu kamp alanlarının çoğu ormanın içerisinde yer alırken Arslanlar Kamp Alanı bir yayla üzerinde bulunmaktadır. Yaz kış serin ve yağmurlu iklimi ile bilinen Ordu, yaz aylarında serinlemek isteyen tatilciler ve kampçıları Ormanlardaki kamplardan çok yayla kamplarında ağırlamaktadır. Arslanlar Kamp Alanında kamp yapan kişilerin en çok memnun kaldığı şey elbette ortamın sıcaklığıdır. Kamp yapmaya gelen herkes dilediği takdirde yakın yerlerde kamp kurup iletişim halinde olabileceği gibi çadırını ya da karavanını uzak bir yere kurmayı da tercih edebilir.
Arslanlar kamp alanına her yaştan kampçı gelebilmektedir. Dilerseniz aileniz ile birlikte dilerseniz de arkadaş gurubunuz ile ve hatta tek başınıza da bu kamp alanını tercih edebilirsiniz. Kızıl renk toprağı, geniş ormanlık arazisi ile kesinlikle Ordu’da görülmesi gerekilen yerlerden birisidir. Toprak, ağaç ve denizin eşsiz uyumu eşliğinde sessiz sakin serin bir bölgede bulunmak isterseniz burası sizin için uygun olacaktır.
Tuvalet, elektrik, duş ve su gibi imkânlar bulunmuyor bu yüzden bunun hazırlığı önceden yapılmış bir şekilde kamp alanına gidilmelidir. Gerektiği kadar su, yiyecek deposu ve doğal enerji kaynağı piller bu kamp esnasında lazım olacaktır. Bunun dışında elektrik ve su için özel aracınız ile kamp alanına yakın bir işletmeye gidebilirsiniz ya da su için arıtma cihazı da taşıyabilirsiniz.
Ordu Arslanlar Kamp Alanı içerisinde kamp yapmak tamamen ücretsizdir. Bu doğa harikası yemyeşil yaylada kamp yapmak için çadırınızla ya da karavanınızla gelmeniz yeterli olacaktır. Öncesinde kamp alanını arayarak yerlerin doluluğu hakkında bilgi alabilirsiniz. Orduda sık sık yağan yağmurlar için öncesinde önlem almanız gerekmektedir. Özellikle il dışından gelecek kişiler yaz aylarında gidecekse genel algıya kapılıp ince kıyafetler tercih etmemelidir. Ordu yaz aylarında da oldukça serin olduğu gibi fazla yağmur almaktadır. Kamp alanınızı yağmurdan korumak adına büyük şemsiye gibi kamp ürünlerinden de edinmelisiniz. Soğuk ve fazla yağmur alan bu gibi bölgelerde ve yaylalarda Karavan kampı yapmak daha uygun bir seçim olacaktır.
]]>Muğla’nın en gözde ilçelerinden olan Fethiye’nin Yanıklar Köyü’ne bağlı Yeşil Vadi Doğa Park bölgenin en gözde kamp merkezlerinden biri. Doğayla iç içe olmaktan keyif alan herkesin en sevdiği kamp mekanlarından biri olacağı kesin! Ağaç dallarında var olan çadır yerlerinde sudan ve yerden üç ile on metre arası yükseklikte serin ve eğlenceli bir kamp yapmak burada mümkün. Çadırların üzerine kurulduğu alanlar demir iplerle sabitlendiği için konaklama yapacak doğaseverlerin tereddüt etmesine bile gerek yok. Sadece kamp için değil, piknik için de ideal olan bu alanda serinletici suyun içinde yürüyüş yapılabilir. Su üzerine kurulan salıncak ve hamakları kamp atan herkes kullanabilir. Kamp alanı ücretlidir ve içerisinde temel ihtiyaçları gidermek için imkanlar bulunmaktadır.
Katrancı Koyu Fethiye ilçesinde bulunuyor. İlçe merkezine on altı kilometre mesafede bulunan bu koy, yerli ve yabancı çok sayıda turistin ziyaret alanı. Kamp atmak için de son derece uygun olan bu yer doğal güzellikleriyle doğaseverleri kendisine çekiyor. Artan tatil maliyetlerinin ve doğaya duyulan özlemin bir sonucu olarak kamp yapmak isteyen kişi sayısı gittikçe artıyor. Bu kamp alanı hem ilk defa kamp yapacak kişilere hem de daha önce kamp yapmış olan kişilere eşsiz bir kamp deneyimi yaşatıyor.
Katrancı Koyu için kamp sezonu haziran ayının başında başlıyor ve eylül ayının sonuna kadar devam ediyor. Suyun berraklığı, tuvalet, elektrik, yiyecekler için dolap,eğlence oyun ve merkezleri gibi imkanlara sahip olarak kamp atanları mağdur etmemesi nedeniyle tercih ediliyor. Çam ve okaliptüs ağaçlarıyla çevrili olan bu ortamda kahvaltı yapmanın tadı bir başka oluyor.
Fethiye’de en sevilen kamp alanlarından bir tanesi Faralya köyünde bulunan George House olabilir. Meşhur büyüleyici Kelebekler Vadisi’nin 300 metre yükseğinde bulunup manzarasına vadiyi de dahil eden kamp alanı doğayla iç içe sessiz sakin bir kamp deneyimi sunmak isteyenleri doğanın tüm güzellikleriyle baş başa bırakıyor. Manzarası, temiz havası, civarda bulunan yemekleri, şelalesi ve her detayı birbirinden güzel bu kamp alanını mutlaka görmek gerekiyor.
]]>Maldiv Cumhuriyeti, Hint Okyanusu’nda Hindistan’ın güneyinde ve Sri Lanka’nın yaklaşık 750 km güneybatısında yer alıyor. Maldiv Cumhuriyeti 1.200 adadan oluşan bir devlet.
Maldivler’de Neler Yapabilirsiniz?
Maldivlerin yer altı yapısına bakarsak adalar genel olarak atollerden oluşur. Atol, bir lagünün etrafındaki ada topluluklarıdır. Burada sayısızca mercan resifi vardır. Yani, denizin altı inanılmaz zengin. Bu yüzden de Maldivlerde en iyi yapacağınız etkinliklerden biri dalış yapmak. İster şnorkel ile basit bir dalış yapabilir ister tüle dalış yaparak mavi suların en derinlerine ulaşabilirsiniz. Bu tamamen keyfinize ve cesaretinize kalmış.
Maldivlerdeki gözde yerlerden diğer bir tanesi ise Baa Atolü’dür. Burada akşam yürüyüşü yaparken adeta bir sanat filmi izler gibi olursunuz. Geceleri, planktonlar kıyılara vurur ve Rönesans tablosu gibi zengin bir sanat eseri çıkar karşınıza. O anı yaşamanızı tavsiye ederiz.
Adalarda, tekne yolculuklarına çıkabilirsiniz veya oradaki restoranlarda harika bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. Bunların dışında spa masajı yaptırabilir ve kendinizi rahatlatabilirsiniz. Buradaki masörler inanılmaz profesyonel. Kendinizi ellerine rahatlıkla bırakabilirsiniz.
Maldivlerde, sörf yapabilir; ıssız adaları gezebilir ve fotoğraf çekimleri için yapılan uçuşlara katılabilirsiniz. Uçuşlar ile Maldivleri yukarıdan da kuşbakışı olarak görebilir ve ölümsüz kareler biriktirebilirsiniz. Bu uçuşlar, deniz uçakları ile gerçekleştiriyor. Ayrı bir deneyim yaşayacağınızdan biz eminiz.
Maldivlerdeki Ünlü Yerler Nelerdir?
Her ada birbirinden güzel, her ada birbirinden eşsiz… Fakat bazıları var ki diğer adalardan daha çok ziyaretçi çekiyor. Özellikle Alimatha Adası ve Hulhumale Adasını tavsiye ederiz.
Plajlardan ise en ünlüsü The Artificial Beach. Bu plaj, Başkent Male’de bulunuyor. Başkent Male’de yerli halkı da görmüş olursunuz ve farklı bir deneyim yaşayabilirsiniz. The Bikini Beach ise Maldivlerin bilinen en büyük plajlarından bir tanesi. Orayı da gezip görmenizi öneririz.
Maldivlerdeki en güzel dalış noktaları; Nassimo Thila, Gurufushi Thila, The Maldives Victory, Lion’s Head ve Okobe Thila’dır. Bu noktalarda güvenle dalış yapabilir ve mavi suların derinliklerinde büyülenebilirsiniz.
Dini ve kutsal yerleri de gezmek isterseniz 1656 yılında İbrahim İskender’in yaptırdığı Old Grand Friday Mosque ( Hukuru Mİskiiy) ‘i ziyaret edebilirsiniz.
Kısacası Maldivlerde atacağınız her adım sizin şaheser anılar biriktirmenizi sağlayacak. Mutluluk, eğlence, özellikle de huzur arıyorsanız Maldiv Adaları tam size göre. Tabi buna biraz bütçe ayırmak gerekebilir. Fakat değeceğinden eminiz. Google’dan fotoğraflarına bakarken bile büyülendiğiniz Maldivler Adası, cüzdanınızın ağzını açtıracak olsa da geriye dönüp baktığınızda ‘’iyi ki buraya gelmişim.’’ dedirtecek cinsten bir gezi olacaktır.
]]>Kaş Merkez
Uzun Çarşı Eski Cumbalı Konakları ile Kaş’in merkezinin en güzel sokağı… Taş zemini, begonvillerle süslü ahşap evleriyle Uzun Çarşı, turistlere büyülü bir yolculuk vadediyor. Butikler, antikacılar, hediyelik eşya dükkanları, kuyumcu ve halıcıların olduğu sokak, hem güzel bir alışveriş imkanı sunuyor hem de samimi ortamı ile Kaş’ı sizlere tanıtıyor. Ayrıca Uzun Çarşı’nın ara sokakları da bulunmayı bekleyen birçok gizem barındırıyor.
Uzun Çarşının sonunda mezar lahitlerinin en bilineni Aslanlı lahit ziyaretçileri karşılıyor. Kral lahdi olarak da bilinen bu lahit, ruhun ölümsüzlüğüne duydukları inançla ölümden korkmayan Likyalilar’ın döneminden kalma. Üzerinde bulunan sekiz satırlık Likya dilindeki yazıyı ise maalesef günümüzde bile kimse okuyamıyor.
Antiphellos, Kaş’ın Likya Medeniyeti dönemindeki ismi. Antiphellos Antik Kenti kalıntıları, mezarları ve antik tiyatrosu ise rahatça ulaşılabilecek bir mesafede.
Ayrıca Kaş’a gelmişken Korkuteli yolu üzerindeki seyir terasına çıkmayı da unutmayın. Bütün Kaş bu seyir terası ile ayaklarınızın altına serilmiş gibi görünüyor.
Kaş’ta denize girmek için güzel lokasyonlar arıyorsanız da Küçükçakıl Plajını, Büyükçakır Plajını, Hidayet’in Koyunu ve Limanağzı’nı ziyaret edebilirsiniz.
Kaş’taki En Ünlü Plajlardan: Kaputaş Plajı
Kaputaş, Akdeniz Bölgesinin en güzel ve en renkli plajlarından sadece bir tanesi. Kaş- Kaputaş arası en fazla 20 dakika kadar sürüyor. Yaz dönemlerinde aşırı kalabalık olduğundan sabah saatlerinde gitmeniz ve kendinize yer tutmanızı tavsiye ederiz. Deniz de her zaman dalgalı. Suları sevenler için nefis bir yer diyebiliriz.
Türkiye’nin En Güzel Köylerinden: Kaleköy (Simena)
Kaş’ta gezilecek en güzel yerler arasında Kaleköy-Simena yer alıyor. Burası Kekova Adasının tam karşısında ve Kaş ile Finike arasında kalıyor. Manzaraları Türkiye’nin en güzel manzaralarından diyebiliriz. Yalnız şunu söylemekte fayda var: buraya karayolu ulaşımı yok. Kaleköy eskiden Simena olarak bilindiği için Simena olarak da günümüze kadar bu ismi koruyor. Simena-Ören’de Simena Kalesini, kale surlarını ve tapınakları, kaya mezarları, antik tiyatroları görebilir ve buraları ziyaret edebilirsiniz.
Kayalık Bir Ada: Kekova Adası
Kekova Adası, Antalya’nın Demre ilçesinde yer alıyor. Burası kayalık bir ada. Türkiye’nin en iyi dalış noktalarından. Kekova Adası, doğal SİT alanı olarak da koruma altında.
Hem Antik Bir Kent Hem de Güzel Bir Plaj: Patara
Patara, Likya Medeniyetinin en önemli kentlerinden. Burada Vespasianus Hamamı, Patara Tiyatrosu, Korint Tapınağı gibi tarih kokan yerleri ziyaret edebilirsiniz.
]]>